Bir panelde konuşan Doç. Dr. Ahmet Faruk Kılıç, ******'ün dini, bütün sadeliği ile hurdafelerden arındırılmış olarak yaşanmasını istediğini savundu.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Faruk Kılıç, ******'ün İslam dini ile ilgili sorunu varmış gibi gösterilmesinin doğru olmadığını belirterek, "******, dinin bütün sadeliğiyle hurafelerden arındırılmış olarak yaşanmasını istemiştir" dedi.
"Sosyo Kültürel Açıdan ****** ve Din" konulu konferansta konuşan Doç. Dr. Kılıç, ******'ün gerek çocukluk, gerek gençlik yıllarında dinle iç içe olduğunu söyledi.
******'ün bütün konuşma ve yazışmalarında dini terimlerin sık sık kullanıldığını ifade eden Doç. Dr. Kılıç, ******'ün anne ve babasının dindar olduğunu kendisinin de mahalle mektebinde dini eğitim aldığını, Allah'a ve İslam dinine inancının tam olduğunu gösteren yüzlerce konuşması bulunduğunu belirterek şunları devam etti:
"****** Çanakkale'de kazanılan zaferini, söylediği unutulmaz sözleriyle inancın gücüne bağlıyor. İslam dinini savunan ******, şu ifadeleri kullanıyor, 'Bizim dinimiz en makul ve tabii bir dindir. Bundan dolayı da son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, bilme, fenne, mantığa tekabül etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır."
Fransız bir gazetecinin 29 Ekim 1923'te ****** ile mülakat yaptığını ve bu gazetecinin İslam dinine karşı ******'ten birkaç söz almaya çalıştığını belirten Doç. Dr. Kılıç, şöyle konuştu:
"****** gazeteciye, 'Siyasetimizi dine mugayir olmak şöyle dursun, din noktai nazarından eksik bile hissediyoruz. Yani biz daha dindar olmamız lazım. Bütün sadeliğiyle dini yaşamamız gerekir' demiştir. ****** ateizme karşı çıkmış, insanların dinsiz olmasının mümkün olmayacağını kaydetmiştir. Dinin bütün sadeliğiyle hurafelerden arındırılmış olarak yaşanmasını istemiştir."
Doç. Dr. Kılıç, ******'ün içki içtiğini ve bunu gizlemediğini, ancak mübarek gün ve gecelerde Çankaya Köşkü'nde içki içmediğinin bilindiğini söyledi.