Forum Kafilesine Hoşgeldiniz...
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Forum Kafilesine Hoşgeldiniz...

Sİtemize Hoşgeldiniz...Forum hakkında Şikayetlerinizi Forum hakkında Kategorisine YAzabilirsiniz...
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» Apolet Crew
Kur'anın dilinden sabır hikayesi Icon_minitimePaz Mayıs 31, 2009 9:07 pm tarafından Admin

» WİNAMP'daki Gizli ÖZelliK
Kur'anın dilinden sabır hikayesi Icon_minitimePerş. Nis. 30, 2009 3:44 pm tarafından gangstastyle

» Bilgisayarım Yavaşladı Diyenler Bu Dosya Tam Sizlik!!!
Kur'anın dilinden sabır hikayesi Icon_minitimePerş. Nis. 30, 2009 3:41 pm tarafından gangstastyle

» KNİGHT ONLİNEDE ÜCRETSİZPREMIUM İSTEYEN İCERİ
Kur'anın dilinden sabır hikayesi Icon_minitimePaz Nis. 26, 2009 10:29 am tarafından gebzelim

» hangi model araç trafikten ne zaman çekiliyor?
Kur'anın dilinden sabır hikayesi Icon_minitimeÇarş. Nis. 22, 2009 10:38 pm tarafından gangstastyle

» Cepte Adsl Keyfi
Kur'anın dilinden sabır hikayesi Icon_minitimeSalı Nis. 21, 2009 8:34 pm tarafından gangstastyle

» Esmâ-ül Hüsnâ ALLAHIN 99 İsmi
Kur'anın dilinden sabır hikayesi Icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 9:14 pm tarafından gangstastyle

» Dünya Nüfusunun İnaçlara Göre Dağılımları
Kur'anın dilinden sabır hikayesi Icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 9:12 pm tarafından gangstastyle

» ORUÇ '
Kur'anın dilinden sabır hikayesi Icon_minitimeCuma Nis. 17, 2009 9:10 pm tarafından gangstastyle

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Istatistikler
Toplam 23 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: tyen3

Kullanıcılarımız toplam 413 mesaj attılar bunda 351 konu
FOrumKafilesi DUyuru

DUYURU :
Sevgili site dostlarımız Forum sayfamız Sizlere her alanda hizmet verecek güncel konu ve programlarla hizmetinizdedir..
DUYURU :
Kıymetli dostlarımız Forum kafilesi forumlarından yararlanmak için üye olunuz

DUYURU :
Daha güzelini hep beraber yapmak ve başarmak için.
Forumkafilesi.İletişim ADresi (clawceza@hotmail.com)

 

 Kur'anın dilinden sabır hikayesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
gangstastyle
Süper Moderatör
Süper Moderatör
gangstastyle


Mesaj Sayısı : 162
Forum Puanı : 1905
Kayıt tarihi : 27/03/09
Yaş : 31
Nerden : İstanbul-Sancaktepe

Kur'anın dilinden sabır hikayesi Empty
MesajKonu: Kur'anın dilinden sabır hikayesi   Kur'anın dilinden sabır hikayesi Icon_minitimeC.tesi Nis. 04, 2009 11:19 am

Hazreti İsa'nın (aleyhisselam) doğumundan yaklaşık olarak 9-10 asır önce Mısır ile Filistin arasında Amalika adlı bir kavim yaşamaktaydı.
Hazreti İsa'nın (aleyhisselam) doğumundan yaklaşık olarak 9-10 asır önce Mısır ile Filistin arasında Amalika adlı bir kavim yaşamaktaydı. Câlût adında bir hükümdar tarafından idare edilen bu kavim, İsrailoğulları'na saldırıp onları perişan etmiş; vatanlarından kovmuş, çoluk-çocuklarından ayrı koymuştu.

Bunun üzerine İsrailoğulları, peygamberlerine müracaatta bulunmuş, düşmanlarıyla çarpışmak için kendilerine bir komutan tayin etmesini istemişlerdi.

Bu hadise, bahsi geçen peygamberin ve diğer şahısların kimlik bilgileri gibi bazı detay sayılabilecek hususlara yer verilmeden, sonraki nesillere ibret olabilecek yanlarıyla Bakara Sure-i Celilesi'nin 246-252. ayetlerinde anlatılmıştır. Kur'an-ı Kerim'de sadece Hazreti Musa'dan (aleyhisselam) sonra gelen peygamberlerden biri olduğuna işaret edilen bu Allah elçisinin adı Eski Ahid'de Samuel olarak zikredilmektedir. Adı ne olursa olsun, İsrailoğulları'nın fıtratını çok iyi bilen o peygamber, "Ya savaşma emri size farz kılınır, siz de savaşmazsanız?" deyince onlar, "Ne diye Allah yolunda cihad etmeyelim ki; vatanlarından çıkarılan biz, çoluk çocuğundan ayrı düşenler de yine biziz." cevabını vermişlerdir. Onlar böyle deseler de, cihad kendilerine farz kılınınca içlerinden çoğu sözlerinden dönüvermiş ve geride ahdine sâdık pek az insan kalmıştır. Fakat dönemin peygamberi, bunu önceden bilmesine ve onların daha sonra takınacakları tavrı o anki hallerinden okumasına rağmen İsrailoğulları'nın kumandan talebini geri çevirmemiş, Tâlût'u hükümdar ve başkomutan olarak tayin etmiştir. "Tâlût" güçlü, kuvvetli ve iri cüsseli manalarını içermektedir; isimden ziyade bir lakap, maddî-manevî kuvvetliliğe bir unvan gibidir.

Tâlût ve suyla imtihan

İsrailoğulları, başlangıçta işi zenginlik ve kavmiyetçilik noktasından ele almış ve Tâlût'un hükümdarlığını tasvip etmemişlerdi. Onlara göre, içlerinden daha zengin, daha seçkin ve daha asil birinin komutan olması gerekiyordu. Cenâb-ı Allah, Tâlût'a hem maddî hem de manevî yönden bir üstünlük vermişti; o heybetli, güçlü, kuvvetli ve çok güzel suretli olduğu gibi, dinî, siyasî ve askerî işleri de bilen, idareciliğe kabiliyeti olan biriydi. Heyhat ki, İsrailoğulları her zamanki "seçkinlik" tutkusundan kurtulamamış ve daha soylu bir insanın tayin edilmesini istemişlerdi. Peygamberleri onlara seçimin Allah Teâlâ tarafından yapıldığını ima etmiş, Tâlût'un Hak indindeki yerine dikkat çekmiş ve devamla şöyle demişti: "Onun hükümdarlığının alâmeti, size içinde Rabb'inizden bir sekîne ile Mûsâ ve Harun'un manevî mirasından bir bakiyye bulunan ve meleklerce taşınan bir sandığın gelmesidir. Eğer iman etmeye niyetli iseniz bunda, elbette sizin için delil vardır." İşte, İsrailoğulları ancak o zaman Tâlût'un hükümranlığına razı olmuşlardı.

Tâlût, Câlût'a karşı sefere çıkmak üzere ordusunu harekete geçirince askerlerine şöyle demişti: "Allah sizi, bir ırmakla imtihan edecek. Onun suyundan kana kana içen benden sayılmayacak; sadece avucuyla aldığı miktar muaf olmak üzere, kim o sudan içmezse o da benden sayılacak." Böylece, Tâlût onları uyarmıştı; fakat onlar, -pek azı hariç- suyun başına varır varmaz ondan avuç avuç içmişlerdi. İçmiş ama içtikçe daha bir susamış, bir türlü suya kanmamış ve imtihanı kaybederek yolda kalmışlardı. Tâlût ve zaruret miktarı bir avuç suyla iktifa eden sâdık mü'minler ise ihtiyaçlarını görüp ırmağın diğer tarafına selametle geçmişlerdi. Suyun öbür yakasında kalanlar, yeis ve inkisar şurubu içmişçesine "Bugün bizim Câlût ve ordusuna karşı duracak tâkatimiz yoktur." demiş, geri çekilmişlerdi; ama ölümden sonra diriltilip Allah'ın huzuruna çıkacaklarını bilen diğerleri, "Nice küçük topluluklar vardır ki, Allah'ın izniyle, büyük cemaatlere galip gelmiştir. Doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir." diyerek yollarına devam etmişlerdi.

Sabr ü sebat ve nusret duası

Evet, ölümden kaçmanın mümkün olmadığını, bugün olmazsa yarın mutlaka öleceklerini ve nihayet Allah'ın huzuruna varacaklarını bilen mü'minler, ahde vefa göstererek Hak yolunda şehid veya vazifesini yapmış gazi olmaya karar vermişlerdi. Onlar, Câlût'u ve onun yüreklere korku salan ordusunu görünce ürküp kaçma yerine Tâlût'un etrafında daha bir kenetlenmiş ve Allah'a teveccüh edip sabra sarılmak gerektiğine inanarak şöyle niyaz etmişlerdi: "Ya Rabbenâ, üstümüze gürül gürül sabır yağdır, ayaklarımıza sebat ver ve kâfir topluluğa karşı bizi muzaffer eyle!" (Bakara, 2/250)

İsrailoğulları'ndan tahkiki imana ermiş bu küçük grup, sayıları az da olsa, Allah'a sığınmak suretiyle zafere kavuşabileceklerine gönülden inanmış; belli bir talim ve terbiyeden, bir ikaz ve rehabiliteden sonra ulaştıkları o iman ufkuyla içinde bulundukları hali değerlendirmiş ve içten yakarışa geçmişlerdi. Onlar, sadece "bize sabır ver" dileğiyle de yetinmemiş; "Sabrı başımızdan aşağı yağmur gibi boşalt, üzerimize bol bol sabır yağdır." demek suretiyle Allah'ın inayetine ve sabra ne ölçüde muhtaç olduklarını dile getirmişlerdi. "Rabb'imiz, Sen yarattın, Sen yetiştirdin bizi; en iyi Sen bilirsin ihtiyaçlarımızı, zaaflarımızı, eksiklerimizi... Sabırla coştur yüreklerimizi, cesaretle doldur içlerimizi; hiç titremesin bacaklarımız, asla kaymasın ayaklarımız. Geriye tek adım atmadan ve yerimizden ayrılmadan Senin yolunda mücahedenin hakkını verdir bize, o kâfirler topluluğuna karşı yardım ve zafer ihsan et şu bîçare bendelerine!.." mülahazalarıyla niyaz etmişlerdi.

İşte, İsrailoğulları'ndan çoğunun onca hır-gür çıkarmalarından, ahde vefasızlık yapmalarından ve inananları yüz üstü bırakıp geri dönmelerinden sonra, sâdıkların o kadarcık bir teveccühünü Cenâb-ı Hak cevapsız ve mükâfatsız bırakmamıştı. Allah'ın izni ve inayetiyle Dâvud (aleyhisselam) Câlût'u öldürmüş ve Tâlût ordusu, düşmanlarını bozguna uğratmıştı.

ÖZETLE
1- Ölümden sonra diriltilip Allah'ın huzuruna çıkacaklarını bilenler, "Nice küçük topluluklar vardır ki, Allah'ın izniyle, büyük cemaatlere galip gelmiştir. Doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir." diyerek yollarından asla geri durmazlar.

2- Ölümden sonra diriltilip Allah'ın huzuruna çıkacaklarını bilenler, "Nice küçük topluluklar vardır ki, Allah'ın izniyle, büyük cemaatlere galip gelmiştir. Doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir." diyerek yollarından asla geri durmazlar
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.myspace.com/disstimic
 
Kur'anın dilinden sabır hikayesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» MÜSLÜMAN lığa geçişin güzel hikayesi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Forum Kafilesine Hoşgeldiniz... :: Genel Kültür :: İslam ve İnsan-
Buraya geçin: